
Düşüncenin boyutu:
Düşüncenin boyutu ne mekan, ne de zamanla sınırlandırılamaz ,
hâtta maddi bir olgu bile değildir ki;
Düşünen insanın var olduğunu düşünülürsede,
düşünemeyenlerin varlığı yadsınamayacak boyutlarda varlık gösteriyor olması baştaki kuramı yok hükmüne düşürebilir mi?...
Düşüncenin maddi bir olgu olmadığı bir ortamda, düşünmenin de fayda etmeyeceği öngörülürse safiyane olarak önyargı mı ağır bâsâr!...
Bâsâr; görmek fiilinden daha deruni olarak vukufiyeti söz konusudur.
Düşünmek en başta akıl nimetinin bütün duyuların ve bilginin adeta immikten süzülüp gelen hulasasıyla meydana gelmektedir ki bu aynı zamanda bir dua ve dahi şükürdür yaradana!...
O halde düşünmeyenlerin mekanda yaşam sürdürmesi; onların varlık gösterse dahi hükmünün olmadığı cihetiyle düşünenin ve düşüncenin varlıkla içiçe kutsal bağı ve soyutlanamaz karakteri meydana gelir!...
Kimsenin kimsesizliği,
kimliksizlerle kimse olması beklenmesinin doğal olmadığı gibi hiçbir kimseninde yaftalaması hoş olmasa gerek kendi mucibinde haddini bilip mündemiç olduğu toplumda aşırılık göstermesi özünün şahsiyetsizliğine dellâldır!...
Varlık her iki canipte zıtlıkların birbirine muhtaçlığı ile kaimdir!...
Her hâlûkârda ahengi meydana getiren ihtiyaçların nispetince tekâmülü ve mikyâsınca zuhurudur.
By C@pt